FIKRALARIMIZ.COM

Komik Fıkraları Okuyun

Nasrettin Hoca Fıkraları

ANA SAYFA > - Nasrettin Hoca Fıkraları

Şu Koca Tasla Fıkrası

Nasreddin Hoca, yeni öğrencilerine (mollalarına) dünya ve ahireti genel anlamı ile anlatmaya, kavratmaya çalışmış.

"Ahiret hayatımızın tarlası dünya hayatımızdır. Burada kazanırken usulüne uyarsak orada da biriktirmiş oluruz. Herkes önceden, buradan ne gönderdi ise orada karşılığını bulur. Hiç bir işimiz, amelimiz karşılıksız kalmaz vs." diye anlatmış.

Bakmış mollalarda gevşeklik ve uyku hali var. Vakitte öğle yemeği vakti:

- "Haydi çocuklar, ders tamam. Namazımızı kılar kılmaz hep beraber bizim eve etli pilav ve yoğurt yemeye gidelim" demiş.

Hocanın evine gelmiş, salona doluşmuşlar. Hoca içeriye, Karısına seslenmiş;

- "Hatun hep beraber etli pilav ve yoğurt yemeye geldik."

İçerden Karısı:

- "Aman efendi, Evde o kadar ne pirinç, ne et, ne yağ ne de yoğurt var. Hatta o kadar yemeği pişirebilmek için odun bile yok." diye seslenmiş.

Hoca içeri gitmiş. Eline koca bir kazan, bir kepçe, koca bir tepsi, büyük bir yoğurt bakracı ve bir sürü kaşık alarak salona gelmiş.

- "Kusura bakmayın çocuklar" demiş. "Eve yeteri kadar et, pirinç , yağ, süt ve odun getirebilmiş olsaydım, şu koca kazanla pişirip, bunlarla da sizlere ikram edebilecektim" ! ...

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Sesimin Arkasından Koşuyorum Fıkrası

Hoca ikindi ezanını okumaya başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.

O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına koşuşup sormuşlar:

- "Ne oldu Hoca Efendi, niçin koşarak ezan okuyorsun?"

- "Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de; arkasından koşuyorum" demiş.

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Sen Beğendin, Ben Doldurdum Fıkrası

Nasreddin Hoca, "İnsanlar nefislerinin istediklerini düşünmeden yapmamalıdırlar. Nefsinizin beğendiği her şey ahirette önünüze geldiğinde, ondan kaçmak, kurtulmak isteseniz de kurtulamazsınız," diye bir vaaz etmiş.

Ertesi gün birkaç köylü arkadaşı ile beraber, kasabaya pazara gitmek üzere yola koyulmuşlar. Tabii o zamanın vasıtası, herkesin eşeği.

Yolda giderken konu yine nefsin istekleri ne gelmiş. Bir kısım köylüler:

- "Ben nefsime zulmetmem. Nefsime hoş gelen şeyleri yaparım. Benim zevkimdir, hakkımdır" gibi savunmaları biraz da Nasreddin Hocayı kızdırmak için yapıyorlarmış.

Hoca, eşeklerinin yoldan daha evvel geçmiş hayvanların pisliklerini koklamak için durduklarını değerlendirmiş. Kokladığı pislikleri, hayvanının yem torbasına doldurmaya başlamış.

Birkaç saat sonra bir çeşme başında mola vermişler. Azıklarını çıkarıp yerlerken, eşeklerinin başına da yem torbalarını takmışlar. Nasreddin Hoca'nın eşeği yem torbası boynuna takılınca kısa bir süre güzelce koklayıp, sonra huysuzlanmağa ve kafasını hızla sallayıp torbadan kurtulmağa uğraşınca:

- "Ne huysuzlanıp, torbadan kurtulmağa çalışıyorsun?" demiş Hoca, "Sen beğendin, ben doldurdum."

Görenler: "Hocam bu çok yanlış. O hayvan bunu ne anlayacak." dediklerinde, Nasreddin Hoca taşı gediğine koymuş:

- "İnsanlar bir de kendilerine baksınlar!.. Bu dünyadan ahirete hazırladıkları çıkınlarındakiler kendilerine orada ikram edilince ne yapacaklar?"

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

İkinizin Arasında Gidiyorum Fıkrası

Nasreddin Hoca bir Kadı ile Bir tüccara yoldaş olmuş. Ortada Hoca, sağında Kadı efendi, solunda Tüccar efendi, hem konuşuyorlar hem de yürüyorlarmış. Hoca efendi yeri geldikçe yol arkadaşlarının yaşamları ve ibadetlerindeki gevşeklikleri konusunda söz dokundururmuş.

Makamına güvenip, kendini çok büyük bir adam sanan Kadı efendi, Hoca'ya:

- "Sana da lâf yetişmez ki" demiş, "İstersen öyle kurnaz kesilirsin ki, en yaman muzırları bile geride bırakırsın. İstersen yaban öküzünden daha şaşkın görünürsün."

- "Yok canım, abartıyorsun, bak ben haddimi nasıl biliyor, muzırla yaban öküzünün arasında gidiyorum." demiş.

Nasrettin Hoca Fıkraları, Cerensu paylaştı

Bu Nasıl Ülke Fıkrası

Nasrettin Hoca, bir kış günü köye gitmek için yola çıkar. Her taraf buz tutmuştur. Birden çevresini köpekler sarar. Taş almak için eğilir. Ama hangi taşa el attıysa bir türlü yerinden kıpırdatamaz. Köpeklere bakarak elini açar:
- Ey Allah'ım bu nasıl ülke? Taşları bağlayıp köpekleri salmışlar.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Tavuk Suyu Fıkrası

Bir yabancı konuk olur Hoca ya;
Ama nezaket bu ya,
Tutar bir de tavşan hediye eder:
Çoban armağanı çam sakızı der.

Hoca bir güzel pişirir tavşanı.
Akşam olur, gelir yemek zamanı;
Orta yere bakır sini kurulur,
Hep birden etrafına oturulur.
Hoca hem yer, hem sohbet eder.
Ertesi gün misafir kalkar gider.
Bir içinde de pek kaynaşılır.

Arkasından başka bir konuk gelir;
Tavşan getirenin komşusuyum der.
Hoca bu adamı da buyur eder.

Tavşanın suyuna bir çorba yapar;
Adam çorbayı yer, ağzını kapar.
O konuk da gider, gelir başkası:
Tavşan getirenin bir akrabası.

Gittikçe sıklaşır bu misafirler;
Fakat Hoca'nın canına tak eder.
Tavşansa tavşan, der, anladık ama,
Bu kadar da yük olunmaz adama.

Komşular gidip gidip gelmededir;
Bir sefer tam beş kişi birden gelir.
Hoca bu konukları da karşılar;
Adamlar şöyle derler Hoca ya:
Hani tavşan getiren vardı ya,
Komşunun komşusuyuz biz onun.
Hoca: Ya! der, buyurun!

Akşam olur, sofra kurulur yine;
Bir tas konur sofranın üzerine:
Kuyu suyu ile dolu bir koca tas.
Konuklar bu, işten bir şey anlamaz.
İçlerinden biri tasa eğilir;
Sorar: Hocam bu nedir?
Hoca hemen doğrulur:
Bu der, tavşanın suyunun suyudur.

Nasrettin Hoca Fıkraları, Ada Arcan paylaştı

Leblebi Tozu Fıkrası

Köyde tarlalarına doğru eşekleriyle giderlerken, Nasreddin Hoca'ya bir yol arkadaşı "aç avucunu" diyerek şekerli leblebi unu ikram etmiş. Avucundakini yemeye çalışırken yel esmeye başlamış. Ağzına atmağa çalıştığı leblebi ununu rüzgâr alıp uçuruyormuş.

Yolda birisi onu öyle görüp sormuş.

- "Efendi, ne yiyorsun?"

- "Hiç" demiş Hoca, "rüzgâr böyle sürerse yel yiyorum."

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Padişaha Hediye Fıkrası

Nasreddin Hoca iri iri, sap sarı, mis kokulu ayvaları bir sepete güzelce doldurmuş, götürüyormuş.
Yolda birsi selâm vermiş ve;

- "Böyle nereye gidiyorsun, Hoca efendi?" diye sormuş.

- "Padişaha armağan götürüyorum," demiş Hoca.

- "İncir götürsen daha iyi edersin," demiş adam. "Baksana incirler ne kadar olgun ve güzeller, ayvalar belki sert olabilir."

Hoca ayvaları bahçesine boşaltıp, itina ile incirleri toplayıp sepete yerleştirmiş. Padişahın yanına varıp hediyesini sunmuş.

Meğer Padişah incirden hiç hoşlanmazmış. Hoca'nın incirleri kasden getirdiğini düşünerek, adamlarına buyruk vermiş.

- "İncirleri teker teker şu adamın kafasına atın."

İncir yağmuruna tutulan Hoca, kafasına her incir vurduğunda:

- "Oooh, çok şükür" dermiş.

Padişah:

- "Bre Hoca" demiş. "Nedir bu? Kafana vuruldukça şükrediyorsun?"

Hoca yine :

- "Çok şükür çok şükür" demiş. "Ya dostumun sözünü dinlemeyip de ayvaları getirseydim! ."

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Teke Burcu Fıkrası

Bir gün Nasreddin Hoca'ya, sanki çok lâzımmış gibi,

- "Hangi burçtansın? Hoca" diye sormuşlar.

- "Teke burcundanım" demiş Hoca.

Etraftakiler :

- "A efendi öyle bir burç yok ki." deyince;

Hoca şöyle cevap vermiş :

- "Bana çocukluğumda oğlak burcundansın demişlerdi. Yıldızım hep oğlak kalacak değil ya. Şimdiye kadar çoktan büyüyüp, teke olmuştur."

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Mirasyedi Fıkrası

Babasından kalan büyük bir mirası har vurup harman savuran birisi, elinde avucunda hiç bir şey kalmayınca Nasreddin Hoca'ya dert yanmış :

- "Hâlim çok kötü. Neredeyse dileneceğim. Derdime bir çare bul Hocam." demiş.

- "Merak etme evlât" demiş Hoca, "Yakında bu dertten kurtulacaksın." Mirasyedi heyecanlanmış :

- "Yine zengin mi olacağım, Hocam ?"

- "Hayır evlâdım" demiş Hoca, "Züğürtlüğe alışacaksın. Ahiret sermayeni de burada harcadın. Alışınca belki orada da çok sıkıntı çekmezsin."

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Tokat Cezası Fıkrası

Hoca yolda giderken adamın biri arkasından yaklaşıp ensesine bir tokat atmış. Hoca kadıya başvurmuş. Meğer kadı bu adamın yakın dostuymuş. Onları barıştırmayı denemiş, ama başaramamış.

Mecbur kalan kadı:

- "Haksız yere tokat vuranın bir akçe ceza ödemesine karar verdim." demiş. Adama dönüp kaş göz işareti yaparak, "git bir akçe getir" diye emretmiş.

Adam gitmiş. Hoca da oturup akçenin gelmesini beklemiş. Aradan uzun bir süre geçip de adamın gelmeyeceğini anlayan Hoca, önündeki kâğıdı okumaya çalışan kadıya yavaşça yaklaşıp ensesine iki tokat şaplatmış. Kadı efendiye bir akçe uzatmış, peşinden de eklemiş:

- "Benim işim var kadı efendi, şu bir akçe benden, bir akçe de getiren adamdan alırsın. Hesap tamam olur."

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Ateş Yakma Fıkrası

Nasreddin Hoca yemeği ısıtmak için ocağı yakmak istemiş. Çıra, çalı-çırpı kullanmışsa da odunlar bir türlü tutuşmamış. Tutuşsun diye üfleyince küller uçuşarak üstünü başını berbat etmiş. dersimiz.com

Hoca elbiseleri daha fazla tozlanmasın, küllenmesin diye odasına gitmiş, üzerine karısının feracesini giymiş, başına hanımının başörtüsünü takmış gelmiş. O sırada kızışan odunlar bir üfleyişte yanmaya başlayınca;

- "Anlaşıldı!.., anlaşıldı!.." demiş Hoca, " Bizim hanım odunların bile gözünü korkutmuş."

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Diğer Sayfalar: 1 2 3 [4]5 6 7 8 9 ... Son Sayfa

Nasrettin Hoca Fıkraları Arşivi

FIKRANIZI EKLEYİN