FIKRALARIMIZ.COM

Komik Fıkraları Okuyun

Köylü Fıkraları

ANA SAYFA > - Köylü Fıkraları

Şımarık Satıcı Fıkrası

Kendi halinde yaşayan, gariban bir köylü şehre gitmişti. Büyük bir mağazada iki kişinin karşılıklı oturup konuştuklarını gördü. İçerde bir masa ve üç dört koltuktan başka bir şey görünmüyordu. Merak etti ve içeri girdi:
- Selamünaleyküm ağalar.
- Aleykümselam hemşerim ne istiyorsun?
- Merak ettim acaba burada ne satıyorsunuz?

Köylü ile dalga geçmek isteyen satıcı sırıtarak cevap verdi:
- Eşek satıyoruz.

Köylü de taşı gediğine yerleştirdi:
- Sadece ikiniz misiniz, yoksa daha var mı?

Köylü Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Ekim Fıkrası

Ormana giden bir kadın, ihtiyacı olan odunları toplayıp sırtına almış. Evin yolunu tutmuş. Kadının o esnada gazı gelmiş. Sağa bakmış kimse yok, sola bakmış kimse yok. "Neyse zaten dağ başındayım açık hava, etrafta da kimseler yok, salarım kokusunu da kimse almaz." diye düşünmüş. Kadın salmaya başlamış. Her saldığında da ayları sayıyormuş. Ekim, kasım, aralık, ocak, şubat, mart, nisan, mayıs, haziran...
Arkadan bir ses gelmiş, biri nefessiz kalmış gibi öksürüyormuş. Kadın arkasını dönmüş birde ne görsün. Bir adam.
Kadın utana sıkıla adama sormuş;
- Abi sen ne zamandır arkadasın? Adam;
- Ekim'den beri abla...

Köylü Fıkraları, rojbin mutlu paylaştı

Cigara Fıkrası

Sigara içmekte olan Musa amcaya sormuşlar:
- Musa amca, cigara içmek günah mı, sevap mı?
- Bilmiyom evlat.
- Peki, niye içiyon?
- Evlat, ben günahsa yakıyom, sevapsa içiyom.

Köylü Fıkraları, Musa paylaştı

Düşmanlar Fıkrası

Hamdi Efendi doksan yaşını geçmişti. Bir gün dostlarıyla sohbet ederken;
"Bu yaşa geldim, bir tek düşmanım bile yok." dedi.
Etrafındakiler merakla sorar:
- Nasıl olur Hamdi Efendi, bunun sebebi nedir?
O gayet doğal bir halde cevap verir:
- Nasıl olacak, düşmanlarımın hepsi öldü de ondan.

Köylü Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Üç Tekme Kuralı Fıkrası

Ülkenin tanınmış genç avukatlarından biri, yaban kazı avı zamanı, tüfeğini alıp avlanmaya çıkmış. Kazları uçarken görmüş. Hemen nişan alıp ateş etmiş. Kuş döne döne yere inmeye başlamış. Etrafı çitle çevirili bir araziye düşüvermiş sonunda.

Avukat hemen araziye girip kuşu almaya yeltenmiş. Tam çitlerden içeri girecekken karşısına yaşlı bir köylü çıkmış.

Köylü avukata sormuş:
─ Ne yapıyorsun benim arazimde ?

Avukat:
─ Şu yaban kazını vurdum da, almaya çalışıyorum.

Yaşlı köylü:
─ Arazi benim olduğuna göre, içindeki her şey gibi, kuş da benimdir.

Avukat hemen diklenmiş:
─ Ben bu ülkenin en önemli avukatlarından biriyim. Beni uğraştırma beyamca!

─ Mahkeme masrafı falan der, çiftliğine kadar elinden alırım bak !

Yaşlı köylü gülmüş:
─ Biz buralarda böyle küçük sorunları mahkemeyle değil, üç tekme kuralıyla çözeriz.

Demiş.
─ Nedir o üç tekme kuralı?

Diye sormuş, avukat merakla. Yaşlı köylü:
─ Önce biri ötekine üç tekme vurur, sonra öteki. Sonra yine ilki. Bir kişi pes edene kadar devam eder. Pes eden kaybeder.

Avukat genç, güçlü kuvvetli, sportmen. Köylü ihtiyar. İçinden "ben bunu haklarım" diye düşünerek:
─ Kabul.
Demiş.

─ Burası benim arazim olduğuna göre ilk vurma hakkı bende.
Demiş yaşlı köylü. İlk tekmeyi atmış avukatın kasıklarına. "Ufff" diye dizlerinin üzerine çökmüş avukat.

İkinci tekme tam midesine gelmiş ki, avukat öğlen yediği yemekleri çıkarmış, "böğğğ" diye bağırıp dört ayak haline gelmiş yerde.

Yaşlı köylü üçüncü tekmeyi tam kıçının ortasına yerleştirince de öne doğru kapaklanmış avukat.

Önde de köylünün ineğinin biraz evvel oraya bıraktığı ıslak tezek var, avukatın suratı aynen gömülmüş içine.

Avukat:
─ Şimdi sıra bende, ihtiyar tilki, diye doğrulmuş, ağzına kadar giren pislikleri ceketinin koluyla temizlemeye çalışırken.

Yaşlı köylü gülmüş:
─ Pes ediyorum.

─ Bir kaz için dövüşmeye değmez, al kuşunu git buradan!

Köylü Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Küheylan Fıkrası

Mahmut Efendi hanımını hiç yanından ayırmak istemezmiş. Ancak, kayınpederinin hastalığını bildiren telefon gelince
hanımını göndermek zorunda kalmış. Günlerce yalnız kalan Mahmut Efendi evin bütün işlerini görmeye başlamış. Hastanın iyileşmesi
üzerine gelen bir telefon onu sevindirmeye yetmiş. Çünkü
hanımının geleceği gün de belli olmuş.
Beklenen vakit yaklaşınca eşeğine binen Mahmut Efendi yola çıkmış. Ancak, normalde tembel ve uyuşuk olan eşek o gün hızlı hızlı gitmeye başlamış. Bu duruma şaşıran Mahmut Efendi, ileride, aynı yöne gitmekte olan bir eşeği görmüş ve meseleyi hemen anlamış. Eşeğinin kulağına eğilip şöyle demiş:
- Ulan eşek, bu gün sana ne oldu? Birdenbire küheylâna dönüverdin. Yoksa karıdan sana da mı haber geldi?

Köylü Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Dağın Taşın Kıymetini Bilelim Fıkrası

Çok eski zamanlarda Yörük Uşak'a inmiş. İndiğinde Uşak'taki lokantaların çoğu kapalıymış. Nedenini sormuş:
- Ramazan geldi, demişler.
Yörüğün Ramazanla, Kurbanla ilgisi yokmuş. Aç acına yaylasına geri dönmüş.
- Amanın dostlar, yaylamızın kıymetini bilelim Uşak'a Ramazan deye biri gelmiş, ortalığı kırmış geçirmiş. Açık tek bir aşçı dükkanı bulamadım. Açlıktan öldüm. Siz siz olun Ramazan gelince Uşak'a gitmeyin. Şu yaylamızdaki kurdun, kuşun, dağın, taşın kıymetini bilelim, demiş.

Köylü Fıkraları, Uşak Fıkraları paylaştı

Misafirin Açlığı Fıkrası

Köyden şehire misafir olarak giden bir köylü gittiği evde saatlerce bekler yemek gelmez. Başlar ev sahibine durumu ima ile anlatmak için esnemeye. Esnemeleri sıklaşınca ev sahibi sorar:

- Misafirim esniyorsun ama hayır ola. Susuz musun yoksa uykusuz mu? diye sorunca aç olan misafir:

- Çeşmenin başında uyudum da sonradan buraya geldim der.

Köylü Fıkraları, Zafer paylaştı

Emanet Eşek Fıkrası

Köylünün biri kasabaya pazara gidecekmiş ama gidecek bir arabası, hatta atı ve eşeği de yokmuş. Bir ara komşusundan istemeyi düşünmüş, komşusuna gitmiş.
- Osman Emmi, kasabaya pazara gidecektim de sana bir şey diyecektim, demiş. Komşusu da:

- Buyur de komşum, deyince:

- Sana eşek diyecektim, demiş. Hiçbir kızgınlık belirtisi göstermeyen komşusu devam etmiş;

- De oğlum de eşek de, öküz de. Hazır ağzını açmışken başka diyeceklerin varsa onları da de, diye cevap vermiş.

Köylü Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Sonradan Görme Fıkrası

Kasabanın sonradan görme zenginlerinden olan Hamdi Ağa, alışverişe gelen köylülere başlar zenginliğini anlatmaya:
- İki bin koyunum var, bin beş yüz dönüm arazim var, elli tane tosunum var, diye sıralarken, köylüsü Rıza'da yanlarından selam vermeden geçer.
Hamdi Ağa, Rıza'nın selam vermeden geçmesine bozularak:
- Rıza, neden selam vermeden geçiyorsun? Selam, Allah'ın selamıdır, der.
- Rıza'nın cevabı zaten hazırdır:
- Hamdi Ağa, yalanını bölmek istemedim de ondan selam vermedim.

Köylü Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

İskarpin Ayakkabılar Fıkrası

Oldukça varlıklı bir köylü kendisine bir çift iskarpin almış. Eskiyeceğinden korkarak pek giymezmiş. Bir gün kasabaya giderken köyden çıkıncaya kadar giymiş. Sonra çıkarıp eline almış. Kasabaya yaklaşınca tekrar giymiş. Akşamüzeri kasaba dönüşünde geç kalmış. Gece ayakkabıları eline alıp hızlı hızlı yürürken hava da kararmış. Alacakaranlıkta ayağına çivi batmış. Epeyce de canı yanmış. Kanlar içindeki ayağının acısını düşünmeden:

- İyi ki ayakkabılar ayağımda değildi, yoksa mahvolurladı demiş

Köylü Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Çalınan Kuzu Fıkrası

Köylünün biri, diğerinin kuzusunu çalmış, kesip yemiş. O da onun keçisini aşırmış, kesip yemiş.
Nasreddin Hoca olayı incelediğinde kimin ne yaptığını fark etmiş.

Olayın kahramanları bir gün çayhanede oturuyorlarken, keçinin sahibi keçisini övmeye başlamış:

- "İki arşın tüyü vardı, gerdanı üç karıştı, başı şöyleydi, gözleri böyleydi vs." diye hayvanını methediyormuş.

Keçiyi kesip yiyen bu abartmalar karşısında çok sıkılmış. Amma ne yapsın, adam susmak zorunda.

Nasreddin Hoca, keçiyi çalıp kesen adama dönmüş:

- "Yahu, bu adam ne kadar atıp tutuyor. Şimdi git evine. Şu uyuz keçinin postunu getir de, bu adam söylediğine, söyleyeceğine pişman olsun."

Köylü Fıkraları, Fıkracı paylaştı

Diğer Sayfalar: [1]2 3

Köylü Fıkraları Arşivi

FIKRANIZI EKLEYİN