Temel çok para kazanmış. Ailece lüks bir lokantaya gitmişler. En pahalı şarabı seçip ısmarlamış.Garson;
- Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca Temel;
- Pi mahzuru yoksa hemen isteyrum.”

Yirmi bir pare top atıldığını duyan Temel bunun sebebini sormuş:
Komşu devlet başkanı geldi de onun için, demişler.
- Şu işe bak,demiş Temel. Bizim zamanımızda tek atışta vururlardı.

Dört kişilik bir eğitim uçağı Karadeniz'de mezarlığa düşmüş.
Lazlar 80 ceset çıkarmışlar ve ölü sayısının artmasından endişe ediyorlarmış.

Temel sinemanın birinde Müdür olmuş. Bir seyirci gelmiş,

- Sigara içebilir miyim?

- Hayır, demiş Temel.

- Ama herkes içiyor.

- Onlar sormadiler çi.

Cemal iki tane piyango bileti almış. Temel karşı çıkmış,

- Manyak Cemal, Niye içi tane aldun? Buyük ikramiye pi tane.

Temel oğluna sormuş:
- Su kaç derecede kaynar? Oğlu:
- 90 derecede, demiş. Temel:
- Oğlum 90 derecede kaynayan dik açıdır.

Öğretmen küçük Temel'e sorar:

- Rüzgar nedir?

Küçük Temel cevap verir:

- Havanın acele işi olanıdır.

Karadenizliye sormuşlar:
- Neden baştaki saç ağarıyor da, aşağıdaki ağarmıyor?
- Aşağısı bir iş düşünüyor, yukarısı bin iş düşünüyor da ondan, demiş Karadenizli.

Temel'e rüyasında Allah yürü ya kulum demiş. Temel'de arabasını satmış.

Temel ve Dursun ormanda yürüyorlar. Bir ara Temel Dursun'a sesleniyor :
- Dursun ormanın güzelliğine bak.
Dursun:
- Ağaçlardan göremiyorum ki.

Akşam eve dönen adamı karısı kapıda karşıladı. Sonra da heyecanlı heyecanlı anlatma-ya başladı:
- Bugün neredeyse, duvardaki saat annemin başına düşecekti... Adam umursamaz bir tavırla başını salladı:
- Sahi mi? O saat hep geç kalıyor zaten...

Lokantaya giden Temel garsondan bardak istemiş.
Garson da masada ters duran bardakları göstererek:
- Masada var ya, demiş...
Temel bardağı eline almış ve biraz inceledikten sonra kaşlarını çatmış ve sitem dolu bir sesle konuşmuş:
- Onların dibi delik, üstü kapalı demiş...