Adamın biri otele gelir:
- Burada bir gece kalmak istiyorum. Fakat oda istemiyorum.
- Oda istemiyor musunuz?
- Hayır ben uyur gezerim. Uzun bir koridorunuz varsa, mesele yoktur. Sabaha kadar dolaşır dururum.

Lokantanın müşterilerinden biri, garsonu yanına çağırıp azarladı:
- Bana getirdiğin tavuğun bir bacağı diğerinden daha kısa. Bu ne rezalet?
Garson, öfkeyle cevap verdi:
- Ben sana o tavuğu dans edesin diye değil, yiyesin diye getirdim!..

Yüzme bilmeyen bir turist denize düşmüştü. Suda çırpınırken can havliyle bağırıyordu.
-Help! Help!
Yoldan geçen Temel onu gördü. Kızgın bir şekilde bağırdı:
- Ula İngilizce öğreneceğine, yüzme öğrenseydin ya!..

Temel idama mahkum olmuş. Son arzusu doya doya mantar yemekmiş.
- Ne biçim son arzudur bu? _
- Zehirlitur tiye tiye pağa yedurmetiler. Şimti ağuz taduyla rahat rahat bir mantar ziyafeti çekeceğum.

Adamın birisi kendisi hakkında kötü sözler söyleyen birine haddini bildirmek için evine gider. Fakat adamı evde bulamaz. Öfkesinden kapıya büyük harflerle "EŞEK" diye yazıp döner.
Bir kaç gün sonra o adamdan şöyle bir yazı alır:
- Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzadan anladım.

Acıkmış olarak eve dönen Ömer annesine,
- Akşama ne var? Diye sorunca, annesi;
- Saymakla bitmez oğlum, dedi. Mehmet;
- Güzel, nelermiş bunlar? Deyince, annesi gülümseyerek,
- Pirinç pilavı!

Yargıç, hırsıza şöyle sorar:
- Söyle bakalım, soyduğun dükkana nasıl girdin?
Hırsız, biraz düşündükten sonra soruyu şöyle yanıtlar:
- Efendim, biz buraya yargılanmaya mı, yoksa meslek sırrı vermeye mi geldik?

- Yahu Recep, bizum Fadume'nun çok köti bi huyi vardur. Gece dörde kadar uyumayı!
- Temelcuğum, peki o saate kadar ne yapayi?
- Penum eve gelmemi bekliyor!

İlk defa helikopter gören Temel, Dursun'a sormuş;
- Dursun, bu nedur da? Dursun, gayet sakin cevap vermiş;
- Haçan, bu olsa olsa bin yaşında bir sinek dur.

Temel karanlıkta yürürken yolda siyah bir şey görür.
Eğilir, eller, koklar ve ağzına götürüp tadına bakar. Sonra da kendi kendine söylenir:
- Ula az daha bu köpek bokuna basaydum.

Temel ile dursun yarışa katılacaklarmış. Planlarını yapıp yarıştan önce doping almışlar ama belli olmasın diye yavaş koşmuşlar.

Temel bir gün kahveye girmiş. Üstü başı hırpalanmış. "Ne oldu Temel?" diye sormuşlar. Temel:
- Kaynanamı gömdük. Kahvedekiler:
- İyi de bu halin ne?
- Biraz direndi de.