FIKRALARIMIZ.COM

Komik Fıkraları Okuyun

Nasrettin Hoca Fıkraları

ANA SAYFA > - Nasrettin Hoca Fıkraları

İnsan Kendi Kulağını Isırabilir Mi? Fıkrası

Nasrettin Hocanın kadılık yaptığı bir dönemde adamın birisi gelmiş.

- Kadı efendi, falanca adam kulağımı ısırdı. Kendisinden şikayetçiyim, demiş. Hoca:

- Onu da getir, davanıza bakayım, diyerek davacıyı göndermiş.
Bir zaman sonra, davalı da davacı da gelmiş, Hocanın karşısında el bağlamışlar. Davalı olan adam, itiraz etmiş.

-Vallahi de billahi de ben ısırmadım kadı efendi. Bana iftira ediyor. Kendi kulağını, kendisi ısırdı, demiş boynunu bükerek.
Hoca, biraz düşündükten sonra:
- Şimdi gidin, öğleden sonra gelin; davanızı karara bağlayalım, demiş.

Adamlar çıkıp gitmişler. Hoca; “Dur bakalım, insan kendi kulağını nasıl ısırır; bir deneyeyim” demiş kendi kendine. Başlamış kendi kulağını ısırmak için uğraşmaya. Ha ısırdım, ha ısıracağım derken düşmüş, başını kırmış. Yüzü gözü kan revan olmuş. Ne ise kanlarını temizlemiş, başına da beyaz bir bez sardıktan sonra duruşma salonuna girmiş. Çok geçmeden davalı ile davacı gelmiş. Davacı:

- Allah aşkına söyleyin kadı efendi! İnsan kendi kulağını ısırabilir mi? Buna imkan var mı? diye sormuş.

Nasrettin Hoca, beyaz sargılar içinde olan başını sallamış.

-Isırır birader, ısırır! Isırmaya çalışırken de yere yuvarlanıp başını kan revan eder, demiş.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Yemek Benim Değil Fıkrası

Hoca bir gün tavuk kızartması yiyormuş. Adamın biri çıkagelmiş. Hoca'yı böyle iştahlı görünce:
- Hoca, pek imrendim bir parça da bana ver, demiş. Hoca bıyık altından gülüp:
- İsteğin başım üstüne ama ne yazık ki veremem, çünkü bu yemek benim değil, karımındır, demiş. Adam:
- Öyle mi? Ama sen yiyorsun ya! Demiş. Hoca:
- Ne yapalım muhterem, bana ye diye verdi, başkalarını çağır da yedir, demedi.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Heybe Parası Fıkrası

Nasrettin Hoca bir gün heybe almak için pazara gider. Güzel bir heybe görüp pazarcı ile pazarlık yapar ve 1 akçeye anlaşırlar. Tam oradan ayrılacaktır ki daha güzel bir heybe dikkatini çeker:

- Kaç akçe şu heybe muhterem?

- 2 akçe hocam.

- Aldım gitti, diyen hoca elindekini bırakır ve onu alıp tam gidecekken pazarcı seslenir:

- Hocam. Bu heybe 2 akçe, sen 1 akçe verdin.

Hoca sinirlenir:

- Bre cahil adam! Sana önce 1 akçe verdim. Sonra da 1 akçelik heybe bıraktım! İkisi eder 2 akçe. Daha benden neyin parasını istersin!

Nasrettin Hoca Fıkraları, gamzegül öztekin paylaştı

Cennette Yer Kalmadı Fıkrası

Bir gün padişah vezirlerine;
- Gidin bana hocayı çağırın, demiş.
Nasrettin hoca gelmiş. Padişah:
- Hoca ben cennete mi yoksa cehenneme mi gideceğim? Demiş.
Hoca:
- Cehenneme, demiş. Padişah:
- Neden? demiş. Hoca da:
- Boş yere öldürdüğünüz insanların hepsi cennete gitti, cennette yer kalmadı, demiş.

Nasrettin Hoca Fıkraları, SILA paylaştı

Hoca Havuza Düşüyor Fıkrası

Nasreddin Hoca, içinde balık var mı diye bakarken, havuza düşmüş. Başlamış feryat etmeye:
- İmdat Yardım edin, boğuluyorum.
Kimse oralı olmamış. Adamın biri:
- Hocam, sen yüzme biliyordun ya, demiş.
Bunun üzerine Nasreddin Hoca:
- Doğru, nasıl da unutmuşum? Demiş ve iki kulaç atmış ve havuzdan çıkmış.

Nasrettin Hoca Fıkraları, Serdar Yıldırım paylaştı

Belki Ağaçtan Öteye Bir Yol Düşer Fıkrası

Mahallenin çocukları Nasreddin Hoca'ya muzip bir şaka yapmak istemişler. Plânlarını kurmuşlar.

"Hoca'yı ağaca çıkaralım. Pabuçlarını alıp uzaklaşarak biraz şaka yapalım" diye düşünmüşler. Hoca'nın yoldan geçeceği saatlerde, uçurtmalarını büyükçe bir ağaca taktırmışlar. Hoca'yı beklemeye başlamışlar. Hoca oradan geçerken de hemen etrafını sarmışlar:

- "Hocam uçurtmamız ağaca takıldı. Biz çıkıp kurtaramadık. Bize yardımcı olur musunuz?" demişler.

- "Hay hay" demiş Hoca. Ayakkabılarını çıkarıp sırt çantasına yerleştirmeye başlamış.

Çocuklar:

- "Hoca efendi onları niye yanına alıyorsun? Ağaçta pabuçları ne yapacaksın?" demişler.

- "Belli olmaz ki evlâtlarım" demiş Hoca; "Bu iyiliğime karşı Rabbim, belki bana ağaçtan öteye bir yol ikram eder."

Nasrettin Hoca Fıkraları, Nasrettin Hoca Fıkraları paylaştı

İp Olur Fıkrası

Köylüler EYYÛB ismini, Eyip, İyip, iyp gibi bozuk şekilde telâffuz ediyorlarmış.

Bir gün Nasreddin Hoca vaazında:

- "Ey Müslümanlar! Oğlunuz olursa adını sakın Eyyûb koymayın. Halkın dilinde çokça söylene söylene, incele incele İp olur" demiş.

Nasrettin Hoca Fıkraları, Komik Fıkralar paylaştı

Kim Daha Büyük Fıkrası

Hoca'ya:

- "Efendi" demişler, "padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi ?"

- "Çiftçi büyük elbet" demiş Hoca ve eklemiş;

- "Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse pâdişah acından ölür."

Nasrettin Hoca Fıkraları, Baba paylaştı

Gönlüm Razı Olmadı Fıkrası

Nasreddin Hoca, kasabadan Kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.

Yolda Hoca'yı görenler:

- "Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" diye sormuşlar.

- "Ne yaparsın" demiş Hoca,

"Zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı."

Nasrettin Hoca Fıkraları, Gülsüm paylaştı

Su Dediğin Böyle Olur Fıkrası

Nasreddin Hoca bir yaz günü yolculuk ederken, öğle vaktine doğru bir hayli susar. İlerde bir göl görür. Şöyle kana kana su içmeyi düşünerek gölün kenarına gelir, avucunu doldurur, hızla bir kaç yudum yutar; amma midesi bulanır, tükürmeye çalışır. İlk defa karşılaştığı bir su olan Acıgöl'ün sodyum sülfatlı suyu midesini berbat etmiştir.

Hoca civarda aranırken küçük bir su kaynağına rastlar. Suyun tatlı su olduğunu anlayınca, önce ağzını iyice çalkalar, sonra da kana kana su içer, Eşeğini de sular.

Şakır şakır dalgalanan Acıgöl'e şöyle bir bakar, su içtiği kaynaktan avucunu doldurarak gölün kenarına gelir;

- "Cimri zenginin zekâtsız malı gibi şişinip durma!... Su dediğin böyle olur" diyerek avucundaki suyu şak diye gölün yüzüne savurur.

Öğüt: Yerinde ve zamanında yapılmış ikramın küçüğü, büyüğü olmaz. Allah'ın rızasını kazanmak için fırsatları iyi değerlendirelim.

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Hamam Bahşişi Fıkrası

Hoca bir gün hamama gider. Hamamcılar onunla hiç ilgilenmez, eski bir peştamal, yırtık bir havlu verirler. Hoca sesini çıkarmaz. Hamamdan çıkarken uzatılan aynaya yüklüce bir bahşiş bırakır.

Bir hafta sonra aynı hamama geldiğinde, bu kez büyük ikramlar görür, fakat çıkarken aksine pek az bir bahşiş bırakır.

-"Efendi" der hamamcılar, "gösterdiğimiz o kadar ilgiye, saygıya karşı bu kadarcık mı bahşiş verilir?"

- "Bugün verdiğim, geçen haftanın bahşişiydi" der Hoca, "geçen hafta verdiğim de bugünkü hizmetinizin karşılığıydı. Böylece ödeştik !"

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Mesele Çatallaştı Fıkrası

Kasabalılar, Nasreddin Hoca'ya Kadıdan yakınmışlar:

"Kadı efendi çok menfaatçi bir adam. Aynı suça bazen beraat, bazen de çok ağır ceza veriyor. Hak hukuk tanımıyor, nereden menfaati varsa o taraftan oluyor. Münafık bir adamdır. Bundan nasıl kurtuluruz" demişler.

Hoca durumu mülki amirlere bildirmişse de, onları pek inandıramamış.

"Nasıl ispat edersin"? demişler.

Hocamız, Kadı efendinin tanımadığı bir müfettişin kendisine gönderilmesini ve beraberce Kadıyı ziyaret etmelerinin yeterli olacağını mülki amire, (valiye) anlatmış. Kabul etmişler.

Kararlaştırılan günde müfettiş bey kasabaya, Nasreddin Hoca'nın konuğu olarak gelmiş. Kimliğini gizli tutarak, kasaba eşrafından beş altı kişiyle beraber kadı efendiyi ziyarete gitmişler.

Hoş beşten sonra, Hoca, Kadı efendiye:

-"Efendi" demiş. "Kırda sığırlar yayılırken bir alaca inek, -sanırım sizinki- bizim ineği karnından boynuzlayıp öldürmüş. Buna ne gerekir?"

- "Bunda sahibinin ne kabahati var?" demiş Kadı, "Hayvandan kan davası edilmez."

Hoca sözünü değiştirmiş: fıkraoku.com

- "Yok yok yanlış söyledim, bizim inek sizinkini öldürmüş !"

Bunu duyan kadı efendi hızla yerinden kalkıp, raftaki Kanun kitabına uzanırken;

- "Haa mesele şimdi çatallaştı, bakalım kara kaplı kitap ne diyor?" demiş.

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Diğer Sayfalar: 1 2 [3]4 5 6 7 8 9 ... Son Sayfa

Nasrettin Hoca Fıkraları Arşivi

FIKRANIZI EKLEYİN