FIKRALARIMIZ.COM

Komik Fıkraları Okuyun

Nasrettin Hoca Fıkraları

ANA SAYFA > - Nasrettin Hoca Fıkraları

Tilkinin Cezası Fıkrası

Günün birinde Nasrettin Hoca komşu köye gitmiş. Köye geldiğinde büyük bir heyecan varmış. Köylüler ona bir tilkinin bir çok tavuğu, kazı, ördeği ve hindiyi yediğini anlatmışlar. Köylüler tilkiyi yakalamış, intikam almak için de hayvanı basit bir şekilde değil, aksine işkence yaparak öldürmek istemişler. Hocaya sormuşlar:

- Hoca, bize öğüt verir misin? Hoca cevap vermiş:

- Evet, tabii arkadaşlar. Siz her şeyi bana bırakın. Köylülerde Hocaya güvenmişler. Hoca paltosunu ve kavuğunu çıkarıp her ikisini de tilkiye giydirmiş. Daha sonra tilkiyi salıvermiş. Köylüler Hocaya sormuşlar:

- Neden böyle yaptın? Hoca cevap vermiş:

- Korkmayın, ahali! Tilkiyi gören herkes onu imam zannedecek. Böylece o birkaç gün aç kalacak.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Hamamcının Bahşişi Fıkrası

Komşu kasabaya hamama giden Nasrettin Hocayı tanımayan hamamcı Hocanın sade kıyafetine bakıp pek itibar etmez. Eski bir havluyla pörsümüş bir sabun verir fakat Hoca çıkışta giyimine göre hiç beklenmeyecek şekilde hamamcıya ve çalışanlarının her birinin eline birer altın sayınca hepsi şaşırır. Ertesi hafta yine gelen Hocaya pek itibar ederler, en güzel havlulardan ve parfümlü sabunlardan verirler. Bir güzel yıkarlar, keselerler, masaj yaparlar fakat Hoca çıkışta geçen hafta aldıkları gibi altın geleceği için avucu kaşınarak bekleyen sadece hamamcıya değeri düşük bir bakır para vererek:

- "Geçen hafta verdiğim altınlar bu haftaki ücrettir, bu bakır para ise geçen haftanın" der.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Bulgur Fıkrası

Rüzgarlı bir günde eşeğiyle giden Nasrettin Hoca aynı zamanda bulgur pilavı da yemeye çalışmaktadır ama kaşığı ağzına götürene kadar rüzgardan hepsi savruluyormuş. Hocayı görenler ne yiyorsun diye sormuşlar. Hocada gülerek:
- Eğer böyle giderse sadece yel.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Dert Çekme Fıkrası

Hoca Nasrettin çift sürerken boyunduruğun kayışı kopar. Hoca derhal başından sarığını çıkarıp kayışı yerine bağlar. Kısa bir zaman sonra tülbent de dayanamayıp kopar. Hoca tülbente hitap ederek:
- Sen de gör, zavallı kayış ne bela çekermiş, der.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Korkunç Hata Fıkrası

Hocanın uykusu kaçmıştı ve pencereden dışarıyı seyrediyordu. Bir anda ilerideki ağaçların arasında hayalete benzer iki şeyi havada dans eder gibi gördü. Hemen okunu hazırlayıp pencereyi açarak fırlattı. İsabet ettirmişti. Fakat bir anda sevinmesi yerini şaşkınlığa döndü çünkü hayalet sandığı görüntü karısının gündüz yıkayıp kuruması için astığı kendi entarileriydi. Hoca "ne korkunç bir hata" diye söylendi. Çok şükür Allah'ım ya içinde bende olsaydım.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Hesaba Ekle Fıkrası

Komşu köyde birinden alacağı olan Hoca ne kadar bastırdıysa da bir türlü parasını alamaz. Tekrar evinin yolunu tutan Hoca oldukça yorulmuş bir o kadar da acıkmıştır. Az sonra bir fırının önüne yaklaşan Hoca yeni pişmiş ekmeklerin kokusunu da duyunca açlığı ikiye katlanmış. Ama işe bak ki kesede tek kuruş yok ekmek almaya. Derken fırına girmiş bir bakmış etrafta kimsecikler yok. Utanarak bir ekmeği aldığı gibi oradan sıvışmış. İleride çökmüş bir ağacın altına ve başlamış yalvarmaya: Ey büyük Allah'ım senin merhametin sonsuzdur, ne kadar aç olduğumu sen daha iyi biliyorsun hata ettim bir günaha girdim, affet beni... Fırıncıya olan borcumu da alacaklı olduğum adamın hesabına ekle.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Hak Etmiş Fıkrası

Nasrettin Hoca su içmek için bir çeşmenin başına gelir fakat bakar ki çeşmenin ağzı bir ağaç parçasının ucuna bez sarılarak kapatılmış. Ayağını çeşmenin duvara yaslayıp şöyle bir asılınca tıkacın yerinden çıkmasıyla birlikte çeşmeden fışkıran su Hocayı baştan aşağı ıslatır. Homurdanarak yerinden kalkan Hoca:

- Belli ki hak etmişsin de ağzını böyle ot tıkamışlar.

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Kalıp Fıkrası

Hoca özel bir iş için şehre iner. Fakat ne kadar uğraştıysa da bir türlü istediği sonucu elde edemez. Bir arkadaşının tavsiyesiyle 40 gün boyunca şehrin en büyük camiinde her vakit dua eder fakat sonunda yine bir şey çıkmaz. Ertesi gün sabah namazına yakındaki küçük bir camiye gider ve çaresizlik içerisinde yana yakıla ihlasla Allah'a yalvarır. Hocanın duası kabul olur ve öğlene kalmaz hemen işini istediği gibi halleder.

Sonra büyük camiye giderek bağırmaya başlar:

- Kalıbından utan, küçücük caminin yaptığını 40 günde yapamadın.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Ayın Yeri Fıkrası

Hoca bir gece kuyudan su çekmeye gider fakat bir de ne görsün. Ay kuyuya düşmüş. Bir koşu eve gider ve çengeli alır. Sallar kuyuya fakat ne kadar uğraştıysa da bir türlü çıkaramaz. Bir ara çengel kuyunun dibinde bir taşa takılınca Hoca gayretle asılır, ıkınır, sıkılır... Tam o sırada çengel sıyrılır ve Hoca sırt üstü yere serilir. Bir bakar ki ay gök yüzünde:

- Eh kolay olmadı ama sonunda yerine koyduk.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikralarimiz.com paylaştı

Ezan Sesi Fıkrası

Nasreddin Hoca bir gün hem ezan okuyor, hem de camiden koşarak çıkıyormuş.

- Niçin hem ezan okuyor, hem de camiden koşarak çıkıyorsun? Diye birisi bağırmış.

Hoca şöyle inandırıcı bir cevap vermiş.

- Bakalım sesim nerelere kadar varıyor diye dinlemeye gidiyorum.

Nasrettin Hoca Fıkraları, dersimiz.com paylaştı

Doksan Dokuz Altın Fıkrası

Bir devirde Nasrettin Hoca büyük bir para sıkıntısına düşmüş. Ne yapsın? Başlamış gece gündüz evinde yüksek sesle dua etmeye:

- "Yarabbim, bana yüz altın ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem..." Onun durmadan böyle dua ettiğini duyan zengin bir komşusu merak etmiş. Yanına doksan dokuz altın alarak görünmeden Hocanın damına çıkmış. Tam Hoca aynı duayı sayıklarken başlamış bacasından teker teker altınları atmaya. Hoca, bacasından altın yağmaya başladığını görünce, Allah'ın nihayet duasını kabul ettiğine inanarak koşmuş. Başlamış altınları toplamaya... Bir taraftan da sayarmış. Altınların sayısı doksan dokuz olunca:

- "Buna da şükür Allah'ım! Varsın doksan dokuz olsun! Diyerek altınları cebine indirmiş." Bacanın tepesinde bu işin sonunu bekleyen zengin komşu hemen telaşlanmış. Yukarıdan seslenmiş:

- "Hoca! Hoca! Hani altınlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin! Oldu mu ya!" Hoca pişkin bir tavırla şöyle cevap verir:

- "Doksan dokuz altını veren Allah, elbette birini de verir."

Nasrettin Hoca Fıkraları, Eylül paylaştı

Büyük Farklılık Fıkrası

Hoca, namaz kıldırıp vaaz vermek ve biraz para elde etmek için üç günlük uzaklıktaki bir köye gitmiş, bir ağanın evine konuk olmuş. Ağa, Hocaya bir şey okutmuş, sonra aynı şeyi kendisi okumuş. Hocaya bir satır yazı yazdırmış, altına aynı yazıyı kendi de yazmış. Sonra demiş ki:

- Gördün ya, sen okudun, ben de okudum. Sen yazdın, ben de yazdım. Sana ne hacet, aramızda ne fark var? Hoca:

- Dur demiş, aramızda büyük bir fark var; Ben üç günlük yolu, yarı aç ve yaya geldim, sense burada rahat huzur içinde yan gelip yatıyorsun.

Nasrettin Hoca Fıkraları, Mustafa paylaştı

Diğer Sayfalar: İlk Sayfa ... 4 5 6 7 [8]9 10 11 12 ... Son Sayfa

Nasrettin Hoca Fıkraları Arşivi

FIKRANIZI EKLEYİN